Polonya'da altıncı gün: kısa bir Torun gezisi

26.2.2018 Torun, Polonya

Erasmus’ta her gün parti var diyebilirim size. Küçük veya planlanmış büyük partiler.. Akşam 4-5 Erasmus öğrencisi bir araya gelince ortam hemen parti havasına dönüyor ve duyan geliyor. Çünkü buraya gelen Erasmus öğrencilerinin öncelikli beklentisi partilemek! Bu benim gibi kendini yaşlı hisseden biri için o kadar ilgi çekici değil ama bir şekilde ortamdan kopmamak için az çok dahil olmak zorunda kalıyorum. Eğlenmeyi sevin veya sevmeyin buraya Erasmus’a geliyorsanız bunu sizin de yapmanız gerekiyor. Gündüz oryantasyonda kaynaşmak o kadar kolay değil çünkü. Herkes partide kaynaşıyor ve dost oluyor.

Ayrıca, küçük bir parantez açmak istiyorum. Partilerde eşcinsel çiftler görmek de burada çok sıradan. Ülkemizde görmeye alışık olmadığınız şeyi buralarda çok doğal karşılamalısınız. Eğer homofobikseniz de ülkenizden hiç çıkmayın derim zaten, açık fikirli olmalı herkese her zaman saygı duymak zorundasınız. Açıkçası eşcinsellerin burada bu kadar rahat ve özgür olabilmesi benim çok hoşuma gitti!

Bugün oryantasyonun beşinci günüydü. Sabahki sunumlardan sonra öğleden sonra rehber eşliğinde Torun şehrinin gezisi vardı. Hava -10 dereceyken şehri gezdik. Tabii ki bu soğukta her yerini gezdiremediler şehrin. Geri kalan kısmını baharda gezecekmişiz. Burada şehir merkezine Old Town (Eski Şehir) deniyor. Nicolaus Copernicus Statue, City Hall (eski belediye sarayı), Skewed Tower (eğik kule), Violin Statue (keman heykeli), şehrin ortasında bir hapishane, bir orta çağ kilisesi, üstünde buzların yüzdüğü bir nehir ve Nicolaus Copernicus’un evini gördüm bugün.


Nicolaus Copernicus heykeli şehrin merkezindeki bir buluşma noktası. Ben de gezeceğim grupla ve rehberle burada buluştum. Küçük bir şehir olduğu için bulması hiç zor olmadı, fakülteme yakındı.

Nicolaus Copernicus Statue

City Hall çok eski,  dört duvarı olan ve geniş bir avluya sahip bir yapı. Orta çağdan kalma fakat hala ayakta ve sapasağlam. Rehberimiz yapıyla ilgili bir sürü efsane anlattı fakat yalnızca bir tanesi aklımda kaldı. O da duvarda oturan bir heykele sahip kişiyle ilgili. Bu kişi  o çağda idam belgelerini imzalamakla görevliymiş. O dönemde de idam edilen edilene.. Bir gün de kendi idam belgesini imzalamak zorunda kalmış ve idam edilmiş. Yüz yıllar geçmesine rağmen hala bu kişinin hikayesi anlatılıyor ve bu heykel onu simgeliyor.


İdam memuru

Ayrıca Torun’da İtalya’nın Pisa kulesi gibi bir eğik kule var. Eğik kule inşa etmek kolay bir iş olmadığından bu kulenin inşasında dünyanın dört bir yanından mimarlar ve mühendisler davet edilmiş ülkeye. İşte bu eğik kuleleri..

Eğik kule
Eğik kule


Bir diğeri de şehrin merkezindeki keman çalan adam heykeli.. Buna Violin Statue deniyor. Çevresinde onu izleyen sekiz tane kurbağa heykeli var. Turistler kurbağalardan birine dokunurlarsa bunun şans getireceğine ve eğer okşarlarsa gelecekte bir şekilde Torun’a tekrar geleceklerine inanıyorlarmış. İnandım mı, hayır. Ama yaptım. :)

Violin Statue


Ve şehirde en çok ilgimi çeken yapı, “şehrin ortasındaki küçük bir hapishane”. Binanın çevresi tellerle örülü olduğu ve pencerelerinde tuhaf bir koruma olduğu için hemen anlaşılıyor hapishane olduğu. Tutukluların dışarıdan geçenleri görmemesi veya laf atmaması için yapılmış aşağıdan yukarıya doğru eğimli bir koruma var pencerelerde. Ayrıca bu panaptikon tarzı bir hapishane. İçeride tepeden tur atan görevli tüm tutukluların ne yaptıklarını görebiliyor. Bu yapı benim fakültemin hemen yanında.

Hapishane



Bir sonraki ziyaret yerimiz orta çağdan kalan bir kiliseydi. Çok eski ve devasa büyüklükteydi. Daha önce de kilise görmüştüm ama böylesini görmemiştim tabii ki. Oldukça mistik bir havası vardı ve heykeller canlanıp insanın üstüne gelecek gibiydi. Şuan sadece turistlerin gezdiği bir mekanmış ve kullanıma açık değilmiş rehberimizin söylediğine göre. Ama çıkarken bir kadını mum dikmiş dua ederken gördüm. Çalışmıyor olabilir ama bazı şeyleri engelleyemezler tabii ki.





Daha sonra Torun’un en meşhur şeylerinden biri olan nehrine gitti. Nasıl hızlı ve güçlü bir nehirse koca buz parçalarını almış götürüyordu. Manzara gerçekten çok hoştu.


Son olarak Nicolaus Copernicus’un evini ziyaret ettik. Aslında görülecek pek bir yanı yoktu ama Polonyalılar Kopernik’e çok büyük saygı duyuyorlar, zaten bunu şehrin her yerinde görmek ve anlamak mümkün. Muhtemelen bu yüzden de onun evini turistlerin mutlaka görmesi gereken bir yer olarak belirlemişler.

Nicolaus Copernicus'un evi

Nicolaus Copernicus

Dünyada çok fazla şehir dolaşmış da bu şehri övüyormuş gibi olacağım ama bence Torun mutlaka seyahat edilmesi gereken bir şehir! :) Kurbağayı da okşadım, umarım ben de Erasmus sonunda bir şekilde tekrar uğrayabilirim buraya. :)

İyi dileklerimle,

Maya





Yorumlar