3.3.2018 Torun, Polonya
Bugün oryantasyonun son günüydü. Artık eğlenceli aktivitelerin ve atölyelerin yerini bölüm dersleri,
sunumlar veya sınavlar alacak. Biraz karamsar konuştum, tabii ki sadece bunlar
değil. Erasmus partileri her zaman gündemde.. Ayrıca sınavlar yaklaşmadan bazı öğrenciler
Avrupa gezi planlarını yapmaya başladı. Buraya gelirken schengen vizesi
aldığımız için erasmus boyunca schengen ülkelerini ziyaret edebiliyoruz. Fakat
bu konuda çok dikkat edilmesi gerekiyor zira Polonya dışında 6 günden fazla
kalırsan erasmus hibende kesinti oluyor.
Burada size
ilgimi çeken bir şeyden bahsetmek istiyorum. Belki Türkiye’de de bazı
şehirlerde vardır fakat ben hiç rastlamadım. Torun’daki duraklarda bekleyen
yolcuları ısıtmak için kömür yakılıyor. Yanına yanaşıp biraz durunca
ısınıyorsun. :) Ama bu her durakta yok tabii ki. Anladığım kadarıyla fazla
kişinin beklediği çok kullanılan duraklarda var. Zaten duraklar arası mesafe de
kısa. Isınmak isteyen kömürlü durağa gidip bekleyebilir. :) Hava sıcaklığının ortalama
-10 derece olduğu bu yerde bu çok faydalı bir hizmet.
duraklardaki ısıtıcılar |
Burada
yemekleri kendimiz yapıyoruz. Benim takıldığım bir grup var, hemen hemen her
akşam onlarla yiyorum yemekleri. Bir gün de ben yapayım dedim yemeği. Sebzeli
pilav yapmaya niyetlendim. Marketten garnitür ve pirinç aldım. Pirinç kutusunu
açtığımda içinden dört küçük poşet çıktı. Poşetleri delik delikti. Benim de
pirinçleri yıkayıp süzecek kabım yoktu zaten ve çok sevindim. Vay be adamlar
yıkayıp süzelim diye pirinçleri delikli poşete koymuşlar, diyorum. Çok hoşuma
gitti ve videosunu çekip instagrama koydum. Koyar koymaz geçen dönem Erasmus
yapan arkadaşım mesaj attı, o öyle değil Maya, diye. :) Meğer onlar poşet ile
suya atılıp haşlanıyormuş. Kendimi Avrupa’ya düşmüş Kezban gibi hissettim. Daha
neler göreceğiz..
Oryantasyonun
son günü olan bugün kütüphane gezisi vardı. Önce kütüphanenin online
kaynaklarını nasıl kullanabileceğimizle ilgili sunum yapıldı, sonra da
kütüphaneyi gezdik. Nicolaus Copernicus Üniversitesi’nin ana kütüphanesi.. Kütüphane üç katlı. İlk katta askılıklar, kilitli dolaplar, bir kafe ve
dergi bölümü var. Bodrum katında da gazete bölümü.. Bu dergi ve gazeteler sadece
kütüphane içinde okunabiliyor. Çok fazla sayıda ve çeşitte gazete-dergi var. Hepsi de güncel ve popülerlermiş. Demek ki dergi ve gazeteye bu kadar rağbet
var ki bu kadar bütçe ve kütüphanede geniş alanlar ayırmış bunlara.
dergi bölümü |
gazete bölümü |
Bir de şu
askılık konusundan bahsetmek istiyorum. Buradaki tüm resmi binalarda veya
kafe-barlarda askılık yöntemi var. Barlarda 1 zloty karşılığında, okul binaları
gibi resmi yerlerde ise ücretsiz bir şekilde içeri girerken montunuzu veya
ceketinizi görevliye emanet edebiliyorsunuz. Karşılığında ise astıkları askı numarasının
jetonunu veriyorlar size. Montu alıp girmek hoş karşılanmıyor burada. Görüntü
kirliği yapıyor veya yer kaplıyor diye olabilir. Oryantasyon dönemi boyunca
bunu sürekli yaptım ve alıştım artık. Bir yere girerken önceden 1 zloty’mi
hazırlıyorum hatta. :)
Kütüphanede
de bu yöntem vardı tabii ki. Bloğa koymak için resmini çektim ben de.
Kütüphanede önce ceketini verip jetonunu alman, sonra da çanta, şemsiye gibi
fazla eşyalarını dolaba kilitleyip onun anahtarını alman gerekiyor içeri girmeden önce. Bu bir kural.
askımın jetonu |
kütüphanedeki emanet dolapları |
Kütüphane
oldukça geniş ve ferahtı. İngilizce kaynak bulmak konusunda da sıkıntı yok.
Özellikle online kaynaklarda daha çok İngilizce kitap-makale
bulunabiliyormuş.
Aşağıya kütüphanenin fotoğraflarını ekleyeceğim. Bu seferlik anlatacaklarım bu kadar. İyi dileklerimle..
Maya
Yorumlar
Yorum Gönder